… “Hayat belki bizi birbirimizden uzaklaştırır, birbirimizi düşünmekten alıkoyar, ama nerede olduğunu bilmesek de arkadaşlarımız bir yerlerdedir. Unutulmuş ve sessizdirler, ama sonsuza dek sadıktırlar! Olur da yollarımız kesişirse keyiften şiddetle tutup sarsarız birbirimizi omuzlarımızdan! Şüphesiz biz beklemeye aşinayızdır…” (s.28)
İnsana özgü kinlerinin, dostluklarının, sevinçlerinin o büyük oyununu ne ince bir dekorun önünde oynar insan! İnsanlar, hala ılık lavların üzerindeyken, geleceğin kum çöllerinin tehdidi, karların tehdidi altında kaderine terk edilmişken bu ölümsüzlük tutkusunu nereden alırlar? Onların uygarlığı kırılgan yaldızlardan başka nedir ki? Bir volkan silebilir onları, yeni bir deniz, bir kum fırtınası silip atabilir…(s.48)
“Bizi besleyen şeyin bir takım bilinmez koşullar olduğundan başka ne biliyoruz ki? İnsanlığın gerçekliği nerede saklı?
Gerçeklik kanıtlanabilen bir şey değildir asla. Eğer portakallar o toprakta değil de bu toprakta kök salıp meyvesini veriyorsa buradaki toprak o portakalın gerçekliğidir. Eğer diğerleri değil de filan din, filan kültür, filan değer yargısı, filan eylem biçimi insanın bütünlüğünü sağlıyor, içindeki farkında olmadığı bir soyluluğu ortaya çıkarıyorsa o değer yargısı, o kültür, o eylem biçimi insanın gerçekliğidir. Mantık mı? Bırakalım da anlayabilirse anlasın hayatı.” (s.138)
De Saint-Exupéry, Antoine(2018), İnsanların Dünyası,(çev. Sibel Kuşka Güngör),Timaş Yayınları, İstanbul
Bir Cevap Yazın