“Kapitalizmde bireylerin toplum içerisindeki yüzleri (kodları) üretim tüketim ilişkilerince belirlenir. Kapitale hizmet eden oedipal arzu da bireyin bu üretim ve tüketim ağı içerisindeki konumunu belirleyen güç veya erk ilişkilerince kodlanır. Kapitalizmde arzu üretimi çoklu bağlantılarla değil, erk mekanizmalarınca üretim ve tüketim akışı yararına olacak şekilde Oedipusla gerçekleştirilir. Oedipusla gerçekleştirilen bu arzu üretimi yoksunluk üzerine kuruludur, bireye sürekli bir şeyden yoksun olma arzusu bilinçdışına şırınga edilerek, oedipal bilinçdışında arzu asla giderilemeyecek bir yoksunluk veya yoksun kalmayla birleştirilir. Böylece birey yoksun olan arzusunu gidermek amacıyla, tamamen erkin fantezisi olan yoksun olduğu kayıp objenin peşinde gider. Bu kayıp objeden kaçabilenler ise şizofrenler, şizolardır.
Şizofrenik yatırım tamamen çoklu belirlenimlere, akışlara ve pürüzsüz bir zeminde göçebeliğe bağlıyken; kapital, Oedipusa ve paranoyak yer yurda bağlıdır, çünkü Oedipus saplantılıdır. Deleuze-Guattari için bütün sosyal yatırımların arzuların, sosyal makine tarafından yapıldığı gerçektir. Bu sosyal yatırımlar da paranoyak ve şizofrenik olabilir. Klinik anlamda paranoya, yığın fenomeninin yoksunluk doğumunu iletir. Yoksunluk üzerinden kurulan Oedipus ve bu yoksun olma düşüncesine bağlı bilinçdışı hadım edilme, mahrum kalma korkusuyla kurulur. Buna karşın şizoanalitik bilinçdışı kişilerin, bütünün, yasaların, imgelerin, yapıların ve sembollerin farkında değildir. O anarşist bir yapı içinde yetimdir. Onun yetimliği bir yoksun kalma anlamında açıklanamaz, bilinçdışı her an yeni bağlantılar kurarak, arzunun yeni bağlantılarla üretim sürecine dahil olmasını sağlar. Bu nedenle şizoid bilinçdışı temsili, yapısal veya sembolik değildir; çünkü onun gerçekliği onun pek çok ürününün gerçekliğidir ve o mekaniktir, üreticidir. Şizoid bilinçdışı yok etme üzerine kuruludur. Neyin yok edilmesi? Suç-hadım edilme ve yasa üzerine kurulan Oedipusun yok edilmesidir bu.
Deleuze-Guattari’ye göre kapitalist sistem tüketim ürünleri ürettiği gibi şizolar üretir. Kapitalizm neden sürekli olarak klinik veya bağımlı hasta bireyler yetiştirmektedir? Bunun cevabını Deleuze-Guattari kapitalizmin bütün toplumların sınırı olmasıyla açıklar. Kapitalizm dışındaki tüm sistemler kodlama parçalanması sistemiyle çalışıyorken, kapitalizm kodların parçalanması sistemiyle çalışır. Bu nedenle o her toplumun göreceli sınırı olur. Şizofreni ise buna karşın mutlak sınır olur. Neyin mutlak sınırı? Sosyal bağları çözülmüş organsız bedenlerin özgür bir devlette seyahatine ve akışına neden olan mutlak sınır. Deleuze-Guattari’ye göre şizofreni kapitalizmin dış sınırıdır veya onun en derin yönetiminin sonucudur. Kapitalizm sınırlarının dışına çıkabilen bu şizofreniyi yasaklar ve onu yeniden kendi içkin sisteminin içine almaya çalışır. Şizofreni kapitalizmin kodlarını parçallaması nedeniyle, kapitalizme özdeş değildir; o farktır, çokluktur ve yersizyurtsuzlaştırma eylemi olarak arzu üretimidir” (s. 155-156).
Kılıç, Sinan (2013). Deleuze-Guattari Şizoanaliz Yaratıcı Bir Fark ve Arzu Ontolojisi, Sentez Yayıncılık, Ankara.
Bir Cevap Yazın