Sait Faik – Bütün Eserleri (Tüneldeki Çocuk)

big-tuneldeki-cocuk-mahkeme-kapisi

“Öyle sanıyorum ki bugün <d> grubu diye bir şey yoktur. Türk ressamları vardır. Bir aralık birkaç tanesi birleşmek, o gün için önlerine çıkan pek orta halli yaşlıları alaşağı etmek, hem de resmi bid’at değilse bile, lüzumsuz sayanlara, olmazsa gençliğe, münevver kısma sevdirmek gayesiyle sırt sırta vermek lüzumunu duymuşlar. Sonra, bu artık anane halini almış… Başka türlü resmi sevdirememek, bir galeriyi, bir sergiciği yalnız başına açamamak korkusu da karışmış işe, sürüp gidiyor.

Böyle bir grup, bilmem ilk zamanlarında müşterek bir takım düşüncelerden, yahut paylaşılmış bir resim anlayışından mı doğmuştu? Ama sanmıyorum. Çaresizlikten, çok sevdikleri bir sanattan bir gün: <Usandım. Allah kahretsin boyayı da fırçayı da, tuvali de!> dememek için hiç de fena olmamış. Bugünkü müthiş kalabalık, doğru dürüst resim seyredilemeyecek kadar kalabalık o günkü ağacın yemişidir.

Ama <d>grubu diye bir şey yoktur. Hem olmamalıdır da. Bu, iyi ile kötünün, sakinle delinin, dahi ile kalpazanın, sıcakla soğuğun bir aradalığı, resmi sevenler, onu benim gibi yarım yamalak anlayanlar için de zararlı. Böylece iyiyi kötüyü karıştırmak tehlikesi çoğalıyor. Hangi resmin iyi, hangi resmin kötü olduğunu söyleyecek değilim. Hani onu pek anlayana da rastlamadım. Pek anlayışlı geçinen bir sanat münekkidi bir gün koç resmi önünde bana:

– İnsana tos vuracak gibi; ne güzel resim değil mi? demişti.

Vapur resmi düdük öttürecekmiş gibi, kadın resmi sizi sevecekmiş gibi, gurup resmi -ayyaş iseniz- tam vakti kerahat olduğunu haber verir gibi olduğu için mi güzeldir?

Neyse, geçelim bunları… Adım atılmıyor salonda. Bir köşede tiyatro artistleri, ötede konservatuvar mensupları operacılar, kemancılar, viyolonselciler, genç şairler, profesörler, talebeler; anlayışları, giyinişleri, salonlarıyla meşhur hanımlar, ecnebiler, gazeteciler, şehrin maruf simaları hep oradaydı. Resimler de oradaydı. Ama zavallı ressamlar kaybolup gitmişlerdi. kimleri görmek istemezdim. O müthiş parmakları yapan eli sıkmak isterdim. Canım Abidin, nerdesin?” (s. 87-88)

 

*Sergiyle ilgili paylaşanın notu: Yazar, D grubu sergisiyle ilgili bu yazıyı 1947 yılında kaleme almıştır. Bu aynı zamanda, D grubunun gerçekleştirdiği son sergidir. 9 Ekim 1947’de açılışı yapılan sergi; İstanbul’daki Fransız Konsolosluğu’nda düzenlenmiş ve Ahmet Hamdi Tanpınar bir konuşma yapmıştır. Sait Faik paylaştığım yazısının devamında Ahmet Hamdi’nin konuşmasını şu cümleyle anlatır; “Hamdi Tanpınar hakikaten anlayışlı konferansından sonra, hangi resim üzerinde konferansının anahatlarını bulabileceğini düşünüyor.”

 

Abasıyanık, Sait Faik (1993). Bütün Eserleri 8 (Tüneldeki Çocuk, Mahkeme Kapısı), Bilgi Yayınevi, Ankara.

 

Abidin Dino’nun El çalışmalarından:

abi

abidineller

abidin

 

Görsel Kaynak

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑

%d blogcu bunu beğendi: