“Tıpkı bir yabancı gibi, şehirde dolaşıp eski arkadaşlarını aradı, her birinin iş yerlerinde, büyük şirketlerde ya da siyaset alanında çok meşgul olduğunu öğrendi. Ona, ciddi ve önemli şeylerden, fabrikalardan, tren yollarından, hastahanelerden söz ettiler. İçlerinden biri kendisini akşam yemeğine davet etti, bir başkası evlenmişti, her biri ayrı bir yola koşulmuş ve dört yıl içinde iyice ilerlemişti. Deniyor ama tüm çabalarına karşın eski sohbetleri, şakaları, kullanılan sözcükleri yeniden hayata geçirmeyi beceremiyordu (belki kendisi de bunları yapabilecek durumda değildi). Şehrin içinde eski arkadaşlarını bulmak için dolaşıp duruyor ama sonuçta kendisini hep bir kaldırımda tek başına buluyor, akşamın gelmesine daha bomboş ve uzun saatlerin olduğunun farkına varıyordu.
Geceleri, mutlaka eğlenmeye niyetli olarak, geç saatlere kadar dışarda kalıyordu. Her seferinde, gençlerde adet olduğu üzere şansının yaver gideceğine ilişkin umutlarla yola çıkıyor ama düş kırıklığına uğramış olarak geri dönüyordu. Kendisini yapayalnız eve geri götüren sokaklardan, o hep aynı, hep bomboş olan sokaklardan nefret etmeye başladı”(s.149-150).
Buzzati, Dino (2017), Tatar Çölü, (çev. Hülya Uğur Tanrıöver), İletişim Yayınları, İstanbul.
Romancı Mehmet Eroģlu….Tata Çölü…bir yana,diğer romanlar bir yana derdi.
BeğenLiked by 1 kişi
Katılmamak mümkün değil. Benim için de ayrı bir yeri var.
BeğenBeğen