Henrietta Mccall – Mezopotamya Mitleri

henrietta

“Atrahasis Miti

…Sümerlerin krallar listesinin bir uyarlamasına göre Atrahasis, Gılgamış Destanı’nın XI. Tableti’nde Utnapiştim’in babası olarak bahsedilen Şuruppak (şu nada Orta Mezopotamya’daki Tell Fara) kralı Ubara-Tutu’nun oğludur. Aslında Atrahasis (Çok Bilge) ve Utnapiştim (Yaşamı Buldu) İncil’de bahsedilen Nuh’un eşdeğerleridir. Ayrıca Sümerlerde bir eşdeğeri de vardır, Ziusudra (Uzun Yaşam). Yani Atrahasis eski çağların evrensel bir figürüdür.

Mit, (insanlar yerine) tanrıların tüm ağır işi, kanal kazmayı ve temizlemeyi yapmak zorunda olmalarıyla başlar ve bu onların hiç hoşlarına gitmemektedir. Bundan 3600 yıl sonra yeterince iş yaptıklarına karar verirler ve Enlil’le yüzleşmek için silahlanırlar. Gecenin bir yarısı tehdit edilmek Enlil’in hoşuna gitmez ve yüzü ılgın ağacı gibi sapsarı olur. Davalarına bakmaları için büyük tanrıları çağırırlar ve tanrılar ağır işleri yapmaları için doğum tanrıçası Belet-ili’nin ölümlüleri yaratmasına karar verir. Böylece tanrıça yedi erkek ve yedi dişi yaratır. Bu az sayıdaki kişiden büyük bir nüfus ortaya çıkar, öyle ki Enlil için fazla büyüktür:

     600 yıl, 600 yıldan az bir süre geçti
     Ve ülke fazla genişledi, insan sayısı çok fazla.
     Ülke kükreyen bir boğa kadar gürültülü,
     Tanrı bu curcunadan rahatsız oldu,
     Enlil gürültülerini dinlemek zorunda kaldı.
     Sonra büyük tanrılara seslendi,
     ‘İnsanlığın gürültüsü fazla olmaya başladı,
     Patırtıları yüzünden uykularım kaçıyor.’

Enlil yeryüzüne hastalık salar, kuraklık verir, kıtlık verir. Atrahasis bunların işe yaramaması için uğraşır. Gerçek hikaye ve Babil uyarlaması farklılık gösterir, ama sonunda üçünün de etkisi yıkıcı olur: altı yıl sonra insanlar kız çocuklarını yemeye ve yaratılma amaçları olan ağır işleri daha fazla yapamamaya başlarlar. Enki ve Enlil yapılması gereken en iyi şeyin ne olduğuna dair görüşürler. Enlil ‘kötü bir şey’ (Tufan) yapmaya karar verir ve Enki Atrahasis’i uyarır, yapacağı geminin talimatlarını verir ve Tufan’ın yedi gün süreceğini haber verir.

     Tufan bir boğaymışcasına kükredi,
     Anıran bir eşek gibi rüzgarlar uğuldadı,
     Karanlık her yeri sardı, artık güneş yoktu.

Ne yazık ki hikayenin doruk noktasında (Gılgamış Destanı ve İncil arasında en güzel kıyaslamaların yapılacağı yerde), yaklaşık elli sekiz satırlık büyük bir boşluk vardır ve hikayenin tekrar başladığı yerde (Gılgamış Destanı’na benzer) tanrıların Atrahasis’in verdiği kurbanın etrafında toplanarak kimi suçlayacaklarını tartıştıklarını görürüz. Enki, Atrahasis’e durumu açıklar ve bölük pörçük olmuş son kısmından anlaşıldığı kadarıyla bu, insanların üremesinin engellemesi gerektiğidir.  Bu durumda sorumluluk, bazen kısırlıkla bazen de bazı sosyal tabakalarda kasten (tapınak fahişeleri gibi) doğurganlıkla kısıtlanacak olan kadınlara düşmektedir.

Destan muhtemelen Enlil tarafından anlatılan ilahisel bir özetle son bulur:

     ‘Tufan’ı nasıl da gönderdik.
     Fakat bir adam bu felaketten kurtuldu.
     Siz tanrıların danışmanlarısınız;
     Emirleriniz üzerine kargaşa yarattım.
     Size övgüler yağdırmak için
     İgigi bu şarkıyı dinlesin
     Ve sizin azametinizi kayıtlara geçsinler.
     Tufan şarkısını herkese söyleyeceğim:
     Dinleyin!” (s. 76-78)

 

Mccall, Henrietta (2011). Mezopotamya Mitleri, (çev. Bircan Baykara), Phoenix Yayınları, İstanbul.

 

 

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑

%d blogcu bunu beğendi: