“Sık sık Dublin dışındaki küçük evine gidiyordu kadının; sık sık baş başa bir akşam geçiriyorlardı. Düşünceleri iç içe geçtikçe zamanla daha yakın konulara girmeye başladılar. Mrs Sinico’nun arkadaşlığı, egzotik bir bitki çevresindeki ılık toprak gibiydi. Çoğu zaman lambayı da yakmıyor, karanlığın üzerlerine çökmesine göz yumuyordu. Karanlık ketum oda, dünyadan soyutlanmışlıkları, kulaklarında hala çınlayan müzik onları birleştiriyordu. Bu birlik Mr Duffy’ye bir çoşku veriyor, kişiliğinin sert köşelerini aşındırıyor, zihni hayatını duygusallaştırıyordu. Bazan kendi sesini dinlerken yakalıyordu kendini. Kadının gözünde meleksi bir konuma yükseleceğini düşünüyordu; derken, arkadaşının ateşli yaradılışını kendine gitgide daha yakından bağlarken, kendininki olduğunu tanıdığı kişisellikten uzak garip bir sesin ruhun onulmaz bir yalnızlığı üstünde ısrar ettiği işitti. Kendimizi veremeyiz diyordu ses: Biz ancak kendimizin olabiliriz. Olağanüstü bir heyecanın her türlü belirtisini gösterdiği bir gece Mrs Sinico onun elini tutkuyla kavrayıp yanağına bastırınca bu konuşmaların sonu geldi”(s.143-144).
Joyce, James(2015), Dublinliler, (çev. Murat Belge), İletişim Yayınları, İstanbul.
Bir Cevap Yazın