“Bergotte’un konuşma üslubuyla çalışma ve hareket halindeki düşüncesi arasında, kulağın ilk anda bulup çıkaramadığı hayati bağlar vardı, oysa konuşan, sözümona Bergotte’un amatör bir seslendiricisi olsaydı, bu ifade tarzı, hiç şüphesiz büyüleyici olurdu; aynı şekilde, Bergotte bu düşüncesini istediği gerçekliğe uyguladığı içindir ki, dilinde yapıcı, fazla besleyici olan, onun sadece ” görünümlerin bitmek bilmez tükenmez seli”nden, “güzelliğin esrarengiz ürperişleri”nden söz etmesini bekleyenleri hayal kırıklığına uğratan bir şey vardı. Kısacası, yazdıklarının daima şaşırtıcı ve yeni olma özelliği, konuşmasına, her meseleyi büyük bir incelikle, bilinen yönlerini bir kenara bırakarak işlemek şeklinde yansıdığı için, meseleye önemsiz bir yönünden yaklaşıyormuş, yanılgı içindeymiş, çelişkili düşünceler ileri sürüyormuş izlenimi veriyor, hem bu yüzden, hem de herkes, kendi fikirleriyle eşit derecede karışık olan fikirlere açık seçik dediği için, genellikle Bergotte’un fikirleri karışık görünüyordu. Zaten alışık olduğumuz, bize gerçeğin ta kendisi gibi gelen kalıptan vazgeçilmesi, her yeniliğin şartı olduğu için, her yeni konuşma, her özgün resim ve müzik gibi, mutlaka karmakarışık ve yorucu gelecektir bizlere. Yeni bir konuşma, alışık olmadığımız ifade biçimlerine dayandığından, bütün konuşma istiarelerden ibaretmiş gibi gelir bize; bu da insanı bıktırır ve samimiyetsizlik izlenimi uyandırır. (Aslında, dilin eski kalıpları da bir zamanlar, yani dinleyen kişi bu imgelerin tasvir ettiği dünyayı henüz tanımazken, takip edilmesi zor imgelerdi. Ama uzun zamandır bu dünya gerçek dünya olarak tasarlandığından, ona dayanılır.) Bu yüzden, Bergotte, bugün bize gayet basit görünen bir ifadeyle, Cottard’ın dengesini arayan bir fırıldak olduğunu söylediğinde, Brichot’yla ilgili olarak, “saç modeline Mmne Swan’dan daha fazla emek harcıyor, çünkü hem profiliyle, hem de şöhretiyle ilgili endişeleri olduğundan, saçlarının her an kendisine hem bir filozof, hem de bir aslan havası vermesi gerekiyor” dediğinde, dinleyenler çabuk yoruluyor, daha alışılmış bir açıklama, ayaklarının yere sağlam basması için daha somut bir şeyler istiyorlardı.”(s.113-114).
Proust, Marcel (1999), Kayıp Zamanın İzinde (Çiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde), (çev. Roza Hakmen), YKY, İstanbul.
Bir Cevap Yazın