David Le Breton – Yürümeye Övgü

Eloge-de-la-marche

 

“Çağdaş dünya bağlamında yürümek bir nostalji ya da direniş biçimini akla getirebilir. Yürüyüşçüler dünyanın çıplaklığı içinde bedensel maceralar yaşamak amacıyla arabalarından saatlerce ya da günlerce çıkmayı kabul eden ilginç kişilerdir. Yürüyüş,
yürüyüşçünün özgürlük düzeyine göre farklı tonlarla bedenin zaferidir. Yaşamın bir yığın önemsiz şeyi konusunda bir temel felsefenin geliştirilmesine elverişli bir etkinliktir, gezgini, bir süre kendisi, doğayla ya da başkalarıyla ilişkisi hakkında sorular
sormaya, beklenmedik bir yığın soru üstüne düşünmeye götürür. Aylaklık, acelesi olan insanın hüküm sürdüğü dünyada bir terslik gibi gözükür. Zamanın ve yerin tadın/ çıkarma olan yürüyüş bir kaçış, modernliğe bir naniktir. Çılgın yaşam ritimlerimiz içinde bir kestirme yoldur, mesafe almaya elverişli bir etkinliktir.

   Ayaklarımızın kökleri yoktur, ayaklarımız hareket etmek için yapılmıştır. Yürüyüş artık en kısa güzergahlar için bile, çağdaş bireylerin (batı toplumlarında yaşayan) hemen hemen tümünün yer değiştirme biçimi içinde yer almaz, buna karşılık bir boş zaman
etkinliği, kendi kendini kanıtlama, huzur ve rahatlık arama, doğayla ilişki kurma bağlamında ağırlığını hissettirmektedir. Uzun gezintiler, doğa yürüyüşleri, yürüyüş topluluklarının ilgi görmesi, eski haç yolları (özellikle Compostela), gezinin yeniden
saygınlık kazanması vb. Bu yürüyüşleri örgütleyen seyahat şirketleri vardır ama yürüyüşçüler genellikle ellerinde haritalarla tek başlarına düşerler yollara. Kimileri hafta sonlarında ya da boş zamanlarında birkaç saat yürürler, kimileri -Fransa’da bir iki
milyon insan- etapları üstündeki kulübelerde ya da sığınabilecekleri belli yerlerde molalar vererek günlerce süren gezilere çıkarlar. Yürüyüşün gündelik uygulamaları içinde yoğun olarak eleştirilmesi ve bir boş zaman aracı olarak değerlendirilmesi bedenin toplumumuzdaki işlevi konusunda açımlayıcıdır. Bu durumda toplumların tıpkı sessizlik gibi hoş görmedikleri aylaklık, çalışma ya da başka alanlardaki verim, aciliyet, yararlanılabilirlik bağlamında çok güçlü zorlayıcı unsurlarla (cep telefonu kullanımıyla
komikleşmiş olan) zıt düşer.
Ben bir yürüyüş ansiklopedisi, bir kullanma kılavuzu ya da bir antropoloji kitabı yazmak istemedim. Alıştığımız toplumsal protesto biçimi haline gelmiş gösteriler dışında gene protesto biçiminde başka yürüyüşler de vardır: Gandhi ya da Mao gibi bazı siyasal muhalifler yaptıkları uzun yürüyüşlerle dünyayı sarsmışlardır (Rausch, 1997). İstasyon istasyon dolaşan genç aylak (Chobeaux, 1996), evsiz barksız insanın sürekli yürüyüşü. Ama yollar farklıdır, bunların her biri dünyanın farklı bir boyutunu arşınlar, rastlaşabilmeleri çok zayıf bir olasılıktır. Benim amacım daha çok keyfi, zevk için yapılan yürüyüşten söz etmektir: rastlaşmak, tanışmak, konuşmak, zamanın tadını çıkarmak, istediğin yerde durmak, istediğin gibi yola devam etmek… Zevke davet ve olumlu işler yapmak için rehber değil… Düşünmenin ve yürümenin huzurlu mutluluğu” (s. 14-15).

 

Breton, David le (2008). Yürümeye Övgü, (çev. İsmail Yerguz), Sel Yayıncılık, İstanbul.

 

walking

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑

%d blogcu bunu beğendi: