“Siz gerçekten gece kitaplığına mı girmek istiyorsunuz? diye sordum korkuyla.
Ölmüş rahiplerin, yılanların, gizemli ışıkların bulunduğu yere girmek mi, sevgili Adso? Hayır, oğlum. Bugün düşünüyordum bunu, ama meraktan değil, çünkü Adelmo’nun nasıl öldüğü sorunu takılmıştı aklıma. Şimdi, sana söylediğim gibi, daha mantıklı bir açıklamaya varmak üzereyim; ne olursa olsun, buranın alışkanlıklarına saygı göstermek istiyorum.
Öyleyse neden öğrenmek istiyorsunuz?
Çünkü bilim, yalnızca insanın yapması gerekeni ya da yapabileceğini bilmesinden ibaret değildir; yapabileceğini, ama belki de yapmaması gerekenin bilinmesini de içerir. Bugün cam ustasına, bir bilginin ortaya çıkardığı gizleri şu ya da bu biçimde başkalarının onları kötüye kullanmamaları için saklaması gerektiğini, ama onları mutlaka ortaya çıkarmak gerektiğini söylememin nedeni buydu; bana öyle geliyor ki, bu kitaplık da gizlerin örtülü kaldığı bir yer.
Bu sözleri söyledikten sonra kiliseden dışarı çıktı; çünkü ayin sona ermişti. İkimiz de çok yorgun olduğumuzdan hücremize çekildik. William’ın şaka olsun diye ‘gömüt’ dediği yere girdim; girer girmez de uykuya daldım. (s. 147-148)
Eco, Umberto (1986). Gülün Adı, (çev. Şadan Karadeniz), Can Yayınları, İstanbul.