“Burjuvazi tarihte tam anlamıyla devrimci bir rol oynamıştır.
İktidarı ele aldığı her yerde burjuvazi, feodal, pederşahi, duygusal ilişki olarak her ne varsa hepsine son verdi. İnsanı ‘doğal efendileri’ne tutsak eden karmaşık feodal bağları hiç acımadan kopardı ve insanla insan arasında soğuk çıkar ve ‘peşin ödeme’- den başka bir bağ bırakmadı. Burjuvazi, dini inancın ateşli ve kutsal heyecanını, şövalyelik ruhunu, duygusallığı, bencil hesabın buzlu sularında boğdu. Burjuvazi, kişisel değeri bir mübadele değeri haline getirdi ve güçlükle elde edilmiş sayısız özgürlüklerin yerine, o biricik ve acımasız özgür ticareti koydu. Bir sözcükle, dini ve politik aldatmalrın maskelediği sömürü yerine, zorba, utanmaz, doğrudan ve çıplak sömürüyü koydu.
Burjuvazi, o zamana dek saygınlık gören ve kutsal bir saygıyla karşılanan mesleklerin nişanelerini koparıp koparıp attı. Hekimi, hukukçuyu, papazı, ozanı, bilim adamını, hepsini, kendisinin ücretli hizmetlileri durumuna getirdi.
Burjuvazi, aile ilişkilerini örten duygusal peçeyi yırttı ve aile ilişkisini sırf bir para ilişkisi durumuna indirgedi” (s. 30-31).
Marx, Karl ve Engels, Friedrich (1976). Komünist Manifesto, (çev. Süleyman Arslan), Bilim ve Sosyalizm Yayınları, Ankara.
Bir Cevap Yazın