“Aslında üç ayrı Amaç nedeniyle! Her şeyden önce, hepinizden ne kadar çok hoşlandığımı, yüz on bir yılın böylesine mükemmel ve şayanı takdir hobbitler arasında yaşamak için çok kısa bir süre olduğunu söylemek için. Müthiş bir onay galeyanı.
İçinizden en az yarısını, arzuladığımın yarısı kadar bile tanımıyorum; ve yarınızdan azını hak ettiğinizin ancak yarısı kadar sevebiliyorum. Bu pek beklenmeyen ve biraz da anlaması zor bir şeydi. Orada burada birkaç alkış sesi oldu ama çoğunluk ne dediğini ve bunun bir kompliman olup olmadığını çıkartmaya çalışıyordu.
İkinci amacım, yaşgünümü kutlamaktı. Tekrar tezahürat. Aslında yaşgünüMÜZÜ demeliyim. Çünkü elbette, bugün varisim ve yeğenim Frodo’nun da yaşgünü. Bugün rüştüne ve veraset hakkına erişiyor. Yaşlılar tarafından birkaç ilgisiz alkış; gençler tarafından da ‘Frodo! Frodo! Bizim kerata Frodo!’ haykırışları. Torbaköylü Bagginsler ise kaşlarını çatarak ‘veraset hakkına erişiyor’ ile neyin kastedildiğini düşünmeye koyulmuştu.
İkimiz birlikte yüz kırk dört sayısına ulaşıyoruz. Sizin sayınız da bu harikulade toplama uysun diye ayarlandı: Affınıza sığınarak, bir Grosa. Hiç tezahürat yok. Bu maskaralıktı. Konukların birçoğu, özellikle de Torbaköylü Bagginsler, belli ki, aynı bir paketteki mallar gibi gerekli olan sayıyı tamamlamak için çağırıldıklarını düşünerek alınmışlardı. ‘Bir Grosa ha! Terbiyesizce bir tabir.’
Aynı zamanda, eğer fi tarihine değinmeme müsaade buyurursanız, bugün benim bir varilin içinde Uzun Göl’deki Esgaroth’a varışımın yıldönümü; gerçi o zaman yaşgünüm olduğu gerçeği aklımdan çıkmıştı. O zamanlar sadece elli bir yaşındaydım ve yaşgünleri o kadar önemli gelmiyordu bana. Gene de, ziyafet mükemmeldi, o zamanlar çok üşütmüş olduğum ve sadece ‘tok teşekkür ederib,’ diyebildiğim halde bunu hatırlıyorum. Şimdi bunu daha düzgün bir biçimde tekrarlayabilirim: Verdiğim bu küçük ziyafete geldiğiniz için çok teşekkür ederim. İnatçı bir sessizlik. Hepsi artık bir şarkı veya bir çeşit şiirin an meselesi olmasından korkuyor ve sıkılıyordu. Neden konuşmayı bırakıp, onun sağlığına içmelerine izin vermiyordu sanki? Fakat Bilbo ne şarkı söyledi, ne de şiir okudu. Bir an için durdu.
Üçüncüsü ve sonuncusu, dedi bir şey İLAN edeceğim. İlan sözcüğünü o kadar yüksek sesle ve o kadar ani söylemişti ki, ayakta durabilecek kadar ayık olan herkes yerinde dikildi. Daha önce de söylemiş olduğum gibi yüz on bir yıl sizlerin arasında geçirmek için kısa bir süre olduğu halde bunun SON olduğunu bildirmekten müteessirim. Gidiyorum. ŞİMDİ ayrılıyorum. HOŞÇA KALIN!” (S. 46-47).
Tolkien J. R. R. (1998). Yüzük Kardeşliği Yüzüklerin Efendisi, (çev. Çiğdem Erkal İpek), Metis Yayınları, İstanbul.
Bir Cevap Yazın