“Bir kente girer Marco; bir meydanda, birinin, geçmişte kendisinin olabilecek bir yaşamı ya da bir anı yaşadığını görür; çok zaman önce, zamanın içinde durmuş olsaydı, ya da çok zaman önce, bir yol sapağında, saptığı yola değil de onun tam karşısındakine sapsaydı ve uzun zaman dolaştıktan sonra dönüp o meydandaki o adamın yerinde durmuş olsaydı, orada, o meydandaki adam değil, kendisi olabilirdi şimdi: Marco, bu gerçek ya da kuramsal geçmişin dışındadır artık; duramaz; kendisini bir başka geçmişinin, ya da bir olasılık, geçmişte onun olası bir geleceği olmuş ve şu anda başkasının bir şimdisi olan bir şeyin beklediği bir başka kente kadar devam etmelidir yoluna. Yaşanmamış gelecekler geçmişin dallarıdır yalnızca: kuru dalları.
“Bütün bu yolculuklar geçmişi yeniden yaşamak için mi?” diye sordu bu noktada Han. Şöyle sorabilirdi aslında: “Bütün bu yolculuklar geleceği yeniden bulmak için mi?”
Şöyle cevap verdi Marco: “Başka bir yer, negatif bir aynadır. Yolcu sahip olduğu tenhayı tanır, sahip olmadığı ve olmayacağı kalabalığı keşfederek””(s.76).
Calvino, Italo(2017). Görünmez Kentler, (çev. Işık Saatçıoğlu), YKY, İstanbul.
Bir Cevap Yazın