“Hasan’ı bazı işçilerin söz alıp konuşmalarını izledi. Direnişin uzamasıyla ortaya çıkabilecek tehlikelerden söz ederek, bu konudaki kaygılarını açıkladılar. Mücadele azmi sönebilirdi. İşveren direnişi kırdırmaya kalkabilirdi. O zaman her şey biterdi.
Yücel dikkatle işçilerin tartışmalarını izliyordu. İşçilerin umduğundan çok daha bilinçli hareket ettiklerini düşündü. Önündeki masaya koyduğu not defterini eline aldı. Sigarasını kül tablasına bastırarak söndürdü, ayağa kalktı. Gözlüğünü şöyle bir yoklayarak konuşmaya başladı;
– İşçi arkadaşlar, bir defa direnişiniz birlik içinde, şu ana kadar başarıyla sürmüş bulunuyor. Yalnız bu çetin mücadelenin sonucunun sizlerin lehine olması şart. Anladığım kadarıyla Genel Müdür bir şeyler bekliyor. Öte yandan direnişiniz kritik saatleri geçmiş bulunuyor. Direniş yaşamadım ama bir çok direnişin nasıl geliştiğini, nasıl sonuçlandığını biliyorum. Bir direniş için ilk bir kaç saat kritiktir. Fabrikatör direnişi kırmayı kafasına koydu ise, ilk on saatte bu işi çözmeye çalışır, ya da çözer. Bu açıdan direnişiniz Genel Müdürü sıkıştırmış durumda, sizler büyük bir hata yapmazsanız uzlaşmayla sonuçlanır. Bu koşullarda uzlaşma sizin zaferiniz demektir.
Yücel’in anlaşılır konuşması işçileri etkilemişti, konuşmasını sürdürdü,
– Şimdi izlenecek yol ne olabilir? birincisi atılan işçilerin geri alınması direnişin en önemli meselesi. Bundan vazgeçilmez. İkincisi, paketleme için toz primi, yemek ve yoğurt sorunu. Bunlara karşı Genel Müdür sözleşme kapsamıyla ilgili demiş, Hasan’ın ona verdiği cevap ise bence çok doğru. Ek bir protokolla bu istekleri kabul etmeleri mümkün. İsteklerinize bir madde de ben eklemek istiyorum. O da şu; anlaşma sağlanana kadar direnişde geçen süre işçiye çalışmış gibi, ücret olarak ödenmesi. Çünkü direnişi başlattıran, tahrik eden onlar. O zaman neden bunun zararını ödeyesiniz” (s. 73-74).
Atila, Fatih (1987). Akdeniz’in Kıyısında, ADS Yayınları, Ankara.
Fatih Atilla; Uşak Karahallı doğumlu… Babasının görevi gereği Anadolu’nun birçok kentini gezdi. 1974’te Hacettepe Üniversitesi Ekonomi Bölümü’ne girdi. 1984’te ODTÜ Felsefe Bölümü’ne girdi. 1989’da mezun oldu. 1987 yılında, 80 öncesi grev ve direnişlerine tanık olduğu Mersin / Çimso Çimento Fabrikası işçilerini konu alan ilk romanı ‘Akdenizin Kıyısında’yı yazdı. Bu romanını, eleştirmen Fethi Naci ‘Nicedir beklediğim romanın habercisi’ diye niteledi ve değerlendirmelerini topladığı ‘Yüzyılın Yüz Romanı’ adlı kitabına aldı. 1998’de ‘Alaturka Rapsodi’, 2003’te ‘Ölü Canlar’, 2008’de ‘Dargeçit’ kitaplarını yayımladı. ‘Ölü Canlar’ romanı, Cumhuriyet Kitapları tarafından Sivas Katliamının 20. yılı anısına yeniden yayınlandı.
Bir Cevap Yazın