“Dolaysız veriler dünyasında hiçbir şey sürekli değildir, dağlar gibi, oldukça sürekli gibi gördüğümüz şeyler bile, ancak biz onlara bakarken veri olurlar ve başka zamanlardaki varoluşları dolaysız veri değildir. Her şeyi kaplayan bir uzam verilmişse de, uzamsal denebilecek değişik duyulara göre her kişi için birçok uzamlar vardır. Deney bize bunlardan bağlılaşım yoluyla bir uzam elde etmeyi, ve bir de içgüdüsel kuramlaştırmayla birlikte, kendi uzamlarımızı da başka kişilerin duyulur dünyasında varolduğuna inandığımız uzamlarla bağlılaştırmayı öğretir. Kendimizi tek kişinin, kişisel dünyasıyla sınırladığımız sürece tek bir zamanı kurmak daha kolaydır, ancak bir kişisel zamanın başka biriyle bağlılaşımı büyük zorluk gösteren bir konudur. Zorunlu mantıksal yapımlara girişmişken, şunu bilmekle avunabiliriz: sürekli şeyler, sürekli uzam ve zaman, görelilik fiziği için artık dünyanın iskeleti olmaktan çıkmışlar ve şimdi birer yapı olarak kabul ediliyorlar. Bunları duyu-verilerinden ya da duyu-verileriyle yapısal benzeşimleri olan tikellerden yapmaya giriştiğimizde, demek ki, bağıntılılık kuramı yöntemlerini bir basamak daha geri götürmemiz yetecektir” (s. 95-96).
Russell, Bertrand (1996). Dış Dünya Üzerine Bilgimiz, (çev. Vehbi Hacıkadiroğlu), Kabalcı Yayınevi, İstanbul.
Bir Cevap Yazın