“…doğa deniz kabukları gibi görünüşte doğal nesnelerle sınırlı değildir; aynı zamanda insan tarafından yapılan ancak yapıları -nasıl yapıldıkları- hemencecik görülemeyen şeyleri de içerir. Bu şeylere doğal dil denir, çünkü yapılışları aşikar değildir. Marx’ın Kapital‘e yazdığı girişte tarihi doğal tarih olarak görmekte ısrar etmesi de tam da bu nedenledir. Marx’ın ‘doğal tarih’i, bütün yapmaları içine alan Geist’a benzemez. (Doğal tarihin her şeyi diyalektik materyalizmle açıklamaya çalışmadığını belirtmek de önemlidir.) ‘Doğal’, yapmasını bilmediğimiz her şeyi gösterir. Doğanın yaptığı şeyleri ancak insanın yaptığı şeyleri belirleyerek, aydınlatabiliz…
Valéry, insan yapımı şeyi gösteren işaretin, malzemesinin yapısına ya da kompozisyonuna kıyasla, biçiminin yapısının basitliğinde olduğuna dikkat çeker. Örneğin bir edebiyat eserinin yapısı kavrandığı zaman, bu yapı metnin kendisinden her zaman daha basittir; metin, insan tarafından yapılmış olmasına rağmen, yapıdan çok daha karmaşık ve fazladır, çünkü dilin doğal malzemesinden yapılmış karma bir kuruluştur o. Öte yandan hiçbir yapı, kendi oluşumundaki belirli amaçlılıktan ayrı olarak var olamaz. Metne yönelik her türlü yapısal analizde, gizli bir anlam ya da bir yapan/müellif peşinen varsayılmıştır.” (s. 69-70)
Karatani, Kojin (2014). Metafor Olarak Mimari Dil, Sayı, Para, (çev. Barış Yıldırım), Metis Yayınları, İstanbul.
Bir Cevap Yazın